Posts Tagged ‘siteleri’

Sohbetci Sohbetle Sohbet et siteleri 2012

Ocak 16th, 2012 by admin | Posted in Sohbet   No Comments »

Sohbetci Sohbetle Sohbet et siteleri 2012

2012 Omegle Chat çet Sohbet siteleri giriş

Ocak 13th, 2012 by admin | Posted in Sohbet   No Comments »

2012 Omegle Chat çet Sohbet siteleri giriş
Sohbet odalarımıza bağlanarak yeni arkadaşlarla ücretsiz bedava sohbetler yapabilirsiniz. Sohbet odaları ‘nda online #Radyo dinleyebilir, #Oyun kanallarında oyunlar oynayabilir, ayrıca #Sohbet kanalımızda eğlenceli sohbetlere katılabilirsiniz. Keyifli Sohbetler.

G Noktanızı Keşfedin!

Aralık 6th, 2011 by admin | Posted in Cinsellik, Erkekce   No Comments »

Vücutta en duyarlı bölgelerden biri olan G noktasının nerede olduğu kadınlar arasında en çok merak edilen konulardan biri. G noktası, vajina girişinin 2–3 cm kadar içinde ve vajina ön duvarında bulunan bir noktadır. Bu nokta, ilişki esnasında hassaslaşır ve şişerek daha belirgin hale gelir. İdrar kesesi ile idrarı mesaneden vücut dışına ulaştıran iki ucu açık tüp biçimindeki kanal olan üretranın birleştiği yer en hassas olan bölümdür. Bu nokta kadında çoklu orgazmdan sorumludur. Yani klitoris uyarımı ile erkektekine benzer tek orgazm olurken bu noktanın uyarılmasıyla sayıları yüzlerle ifade edilen çoklu ve çok daha doyurucu olabilen orgazmlar meydana gelir.

G Noktasının Uyarılması

Yapısal olarak vajina geniş ve gevşekse veya doğumlardan sonra genişlemişse bu bölgenin uyarılması neredeyse imkânsız hale gelir. G noktasının en kolay uyarılabildiği pozisyon diz dirsek pozisyonudur. Bu yolla G noktası direkt olarak penisin sürtünmesine maruz kalır ve uyarılır.

G Noktasına Yapılan Dolgu Uygulaması

G noktasına yapılan dolgu maddesi, bu bölgeyi daha belirgin ve şiş hale getirir, ilişkide uyarılmasını belirgin bir şekilde artırır. Bu işlem için kullanılan maddeler teosyan, restilan, biopolimer, puragen gibi yüz ve dudak dolgularında kullanılan maddelerdir. İşlemin süresi kullanılan dolgu materyaline göre 6 aydan 2 yıla kadar değişir, memnuniyet oranı da oldukça yüksektir.

İslamda Cinsel İlişkinin Yasak Olduğu Zamanlar

Aralık 6th, 2011 by admin | Posted in Cinsellik   No Comments »

Aşağıda bu yasakları kısaca açıklayacağız.

1) Aybaşı hali:

Hayz arapça mastar bir sözcük olup; kadının aybaşı olması ve aybaşı kanının akması demektir. Bir fıkıh terimi olarak; belli yaşlardaki kadının cinsel organından belli günlerde gelen kanı ifade eder. Türkçede “hayız” yerine; aybaşı, adet, kirlilik, ayhali ve namazsızlık gibi sözcükler de kullanılır.

Bir kadının cinsel organından üç türlü kan gelebilir, a) Hayız kanı. Sağlıklı kadından belli yaşlar arasında gelir, b) Lohusalık (nifas) kanı. Doğumdan sonra belli bir süre gelen kandır, c) Özür (istihaza) kanı. Kadın hastalığı olanlarda görülür. Biz, eşler arasında cinsel birleşmeye engel olan, ilk ikisi üzerinde duracağız. Çünkü özür kanı cinsel birleşme engeli değildir.
Adet görme anormal ve çirkin bir olay değil, normal ve kadının yaratılışının gereği olan tabii bir olaydır. İslam’ın çıkışı sırasında cahiliyye devri arapları adetli kadına arkadan, Hıristiyanlar ise önden ilişkide bulunurlardı. Yahudiler ve Mecusîler ise, böyle bir kadından uzak dururlar, hatta temizlendikten sonra da bir hafta süreyle onlarla bir arada kalmazlar, birlikte yiyip içmezlerdi. (bk. Müslim, Hayz, 6; Ebu Davud, Tahare, 102, Nikah, 46; Döndüren, Delilleriyle, İslam ilmihali,s: 178 vd. Faruk Beşer, Hanımlara özel ilmihal, İstanbul 1989, S: 154vd.)

İslam, kadına ruhî ve fizyolojik sıkıntı veren ve onu küçük düşüren bu alışkanlıkları yasaklayarak koruyucu bazı hükümler getirdi. Aybaşı ve lohusalık süresince kadını cinsel yönden koruma altına aldı.

Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyurulur: “Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O, eziyet veren bir haldir. Bu nedenle ay halinde olan kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın.” (el-Bakara, 2/222.)

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Bu hayız, Allah’ın Adem (a.s)’in kızlarına yazdığı bir şeydir.” (Buharî, Hayz, 1,7, Edahî, 3,10; Müslim, Hacc, 119,120; Ebu Davüd, Menasik, 23.) Adet gören kadınlardan tam olarak uzak mı, kalınacağını soranlara Allah’ın Resulü şöyle cevap vermiştir: “Cinsel birleşme dışındaki şeyler, normal zamanlardaki gibi yapılabilir” (Müslim, Hayz, 16; Nesaî, Tahare, 18; İbn Mace, Tahare, 12.)

Adetli olan kadının temiz olmayan yönü sadece adet kanıdır. Onun tükrüğü ve teri pis değildir. Pişirdiği yenir ve yemek artığı temizdir. Hz. Aişe’den (ö. 57/676) şöyle dediği nakledilmiştir: “Rasülullah (s.a.s)’ın isteği üzerine ben adetli iken kucağıma yaslanır, Kur’an okurdu.” (Buharî, Hayz, 2, 3; Müslim, Hayz, 15; Nesaî, Tahare, 173,174.) “Adetli iken, kemikli eti ısırır, sonra O’na verirdim. Alır ve benim ısırdığım yerden ısırırdı. Yine adetli iken su içtiğim kabı O’na verirdim, alır ve ağzını benim ağzımı koyduğum yere koyar ve içerdi.” (Müslim, Hayz, 14)
Kadın adet görmeye yaklaşık dokuz yaşlarında, erkek çocuğu ise ihtilam olmaya on iki yaşlarında başlar. Bu durum her iki cinste de erginliğin başlangıcı sayılır. Ancak ay hali veya ihtilam olmada gecikme halinde, çoğunluk müçtehitlere göre on beş yaş her iki cinsin erginlik başlangıcıdır. Artık adet gören kadın veya ihtilam olan erkek namaz, oruç, hac, zekât gibi İslam’ın tüm emirlerinin ve yasaklarının muhatabı olur.

Adet görmenin üst sınırı için açık bir ayet veya hadis bulunmadığı için İslam fakihleri tecrübeye dayanarak değişik yaşlar belirlemişlerdir. Ebu Hanîfe’ye (ö. 150/767) göre elli beş yaş olan bu sınır, Malikîlere göre yetmiş, Hanbelîlere göre ise elli yaştır. Şatiîler adetin devam edebileceği süreye bir üst sınır getirmemiş, bu halin ömür boyu sürebileceğini, ancak çoğunlukla altmış iki yaşında sona erdiğini belirtmekle yetinmişlerdir. (İbn Abidîn, Reddü’l-Muhtar, l, 279 vd.; eş-Şürünbülalî, Meraku’l-Felah, Mısır 1315, S:23; İbn Kudame, el-Muğnî, Kahire, t.y., l, 363.) Bununla birlikte Hanefîlere göre, nadir de olsa elli beş yaşından sonra gelen kan, koyu kırmızı veya siyah renkte ise adet kanıdır.

Hanefî ve Hanbelîlere göre gebe kadın adet görmez. Çünkü Evtas’ta esir edilen kadınlar için Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Savaş esirlerinden hiçbir gebe kadınla doğuma kadar; gebe olmayanlarla ise hayız görünceye kadar cinsel temasta bulunulmasın.” (Ebu Davud, Nikah, 44; Tirmizî, Siyer, 15; Darimî, Talak, 18.) Yine Abdullah b. Ömer (ö. 73/692) adet halindeki eşini boşadığı zaman, Allah elçisi onun hakkında şöyle buyurmuştur: “Eşini temiz olduğu günlerde veya gebe iken boşasın.” (eş-Şevkanî, Neylül-Evtar, VI, 221; bk. A. b. Hanbel, II, 58.)

Malikîler ve son dönemdeki fetvasına göre İmam Şafiî ise, gebe kadının da kimi zaman adet görebileceğini kabul ederler. Onlar, hayızdan söz eden ayetin mutlak anlamı ile âdetin kadının yaratılışından olduğunu bildiren bazı haberlere dayanırlar. (İbn Rüşd, Bidayetü’l-Müctehid, l, 51.)

Hanefîlere göre hayzın en kısa süresi üç gün üç gecedir. Bundan azı özür kanı sayılır. Ortası beş gün, en uzun süresi ise on gün on gecedir. On günü geçen kanamalar da özür kanı sayılır. Dayandıkları delil şu hadistir: “Bekar veya dul kadın için en kısa hayız süresi üç gün, en uzun süresi ise on gündür.” (ez-Zeylaî, Nasbu’r-Raye, l, 191; krş. Buharî, Hayz, 24; Darimi, Vudû, 88, 89, 94.)

Şafiî ve Hanbelîlere göre en kısa süre bir gün bir gece, en uzun süre ise, altı veya yedi gündür. Malîkiler en kısa süre için bir sınır belirlemezken, en uzun süreyi, kadının durumuna göre otuz güne kadar çıkarırlar. (bk. el-Kasanî a.g.e., l, 39: İbnu’l-Hümam, a.g.e., l, 11; İbn Rüşd; a.g.e., l, 48. vd.; İbn Kudame, a.g.e., 1. 308)

Adetli kadın, adet kanı kesilince boy abdesti alır ve bundan sonra eşi ile cinsel temasta bulunabilir.

2) Lohusalık:

Lohusalık, kadının fizyolojik bakımdan rahatsız olduğu doğum sonrasındaki belli bir dönemi ifade eder. Doğumun arkasından gelen kana “nifas” denir. Kadın gebelik süresince abdestini alır, namazını kılar ve sağlığı için zararlı olmayacaksa farz orucu da tutabilir.

Lohusalığın en kısa süresi için bir sınır yoktur. Bir gün bile olabilir. Çünkü en kısa süreyi belirleyen bir ayet veya hadis yoktur. Bu durumda, onun fiilen var olduğu süreye bakılır. Hanefîlerle Hanbelîlere göre, lohusalığın en uzun süresi kırk gündür. Bundan sonra görülecek kan, özür kanıdır. Delil, Ümmü Seleme (r. anha)’den nakledilen şu hadistir: “Lohusa kadın, Hz. Peygamber döneminde kırk gün kırk gece beklerdi.” (Ebu Davud, Tahare, 119.) Şafiî ve Malikîlere göre, lohusalığın en uzun süresi altmış gündür. Ancak bu süre uygulamada genellikle kırk gün olarak gerçekleşir.

Kadın doğum yapmakla birlikte kan görmeyebilir. Nitekim Hz. Peygamber döneminde bir kadın doğum yapmış ve lohusalık kanı görmediği için kendisine “zatu’l-cüfuf (kanı kuru)” denilmiştir. (bk. el-Kasanî, a.g.e., l, 41-43; İbnü’l-Hümam, a.g.e., l, 129; İbn Abidîn, a.g.e., l, 275 vd.)

Lohusalık süresi içinde görülen temizlik de nifastan sayılır. Örneğin; doğumdan sonra on gün kan gelip, beş gün kesildikten sonra on gün daha kan gelecek olsa, bu yirmi beş günün tamamı lohusalık süresi sayılır.

El ve ayak gibi uzuvları belirmiş olan bir çocuğun düşmesiyle lohusalık hali meydana gelir ve genellikle on-onbeş gün kadar devam eder. Fakat henüz uzuvları belirmemiş bir düşüğe nifas hükümleri uygulanmaz. Bunun düşmesiyle görülen kan üç gün sürer ve daha önce de en az on beş gün temizlik hali devam etmiş bulunursa bu, hayız kanı olmuş olur. Böyle değilse özür kanı sayılır.

Lohusalık süresi içinde bir koca, aybaşı halinde olduğu gibi eşiyle cinsel ilişkide bulunamaz. Aksi halde günahkâr olur ve tevbe – istiğfar etmesi gerekir. Yine lohusa kadın namaz kılamaz, oruç tutamaz. Yalnız tutamadığı oruçları kaza eder. Mescide giremez, Kur’an okuyamaz ve Beytullah’ı tavaf edemez. Bu bakımlardan adetli kadınla lohusa arasında önemli bir ayrılık bulunmaz.

Aybaşı veya lohusalık günleri dışında gelen kanın özür kanı sayıldığını yukarıda belirtmiştik. Böyle bir kimseye “özür sahibi” denir. Özürlü kimse her namaz için abdest alır ve namazım kılar, orucunu tutar. Özür kanı hacda tavaf engeli de değildir.

3) İhramlı olmak:

Hacca veya umreye niyetlenen kimsenin “mikat” denilen yerlerden itibaren, daha önce mubah olan bir takım fiilleri kendisine haram kılmasıdır. Dikişli elbise giymek, kokulanmak ve eşi ile cinsel ilişkide bulunmak bu yasakların başında gelir. Ancak kadınlar dikişli giysilerini çıkarmazlar.

Böylece hac veya umre sırasında ihramlı kalındığı sürece evli eşler arasında cinsel ilişki veya buna yol açabilecek sarılma, öpüşme, şehvetle dokunma ve kadının cinsel organına bakma gibi fiiller yasaktır. Ayette şöyle buyurulur: “Kim hac aylarında ihrama girerek haccı kendisine farz kılarsa, hac sırasında kadına yaklaşmak, günah işlemek ve kavga etmek yoktur” (el-Bakara,2/197.) Ayetteki “refes” sözcüğü, kadınla cinsel teması veya genel olarak erkeklerin kadınların cinsel yönüne olan ihtiyacını kinayeli olarak ifade eder. Bir hadiste şöyle buyurulur: “Kim hac yapar, hac sırasında cinsel temastan korunur ve günah işlemezse, annesinden doğduğu gündeki gibi günahlarından kurtulur.” (Buharî, Hacc, 4, Muhsar, 9, 10; Müslim, Hacc, 438; Nesaî, Hacc, 4; İbn Mace, Menasik, 3; A. b. Hanbel, II, 229, 410, 484)
Hanefîlere göre, ihramlının nişanlanıp evlenmesi caizdir. Ancak bu takdirde zifaf, hac’dan sonraya geciktirilir. Delil, Hz. Peygamber’in ihramlı iken Meymûne île evlenmesidir. (Buhari, Sayd, 12, Nikah, 30, Megazî, 43; Müslim, Nikah, 46, 47, 48, Tirmizî Hac, 24.) Çoğunluk fakîhler ise ihramlının evlilik akdini geçersiz sayarlar. Dayandıkları delil şu hadistir: “İhramlı kimse evlenemez, kendisi île evlenilmez ve nişanlanılmaz.” (Müslim, Nikah 41-45; Ebu Davud, Menasik, 38, Tirmizî, Hac, 23, Nesaî, Menasik, 91.) Bunlar Hz. Peygamber’in Meymûne ile evlenmesinin ihramlı değilken vuku bulduğunu söylerler. (Tirmizî, Hac, 23,24;.Darimî, Menasik, 21; A. b. Hanbel, VI, 393.)

Hac yapmakta olan kimse Arafat’da vakfeden önce cinsel ilişkide bulunsa haccı fasid olur ve gelecek yıl kaza etmesi gerekir. Ayrıca ceza olarak bir küçük baş hayvanı kurban keser. Cinsel birleşmeye yol açabilecek öpme, şehvetle dokunma gibi fiillerde, boşalma olsun veya olmasın, bir küçükbaş hayvan kurban gerekir. Malikîler dışında çoğunluğa göre bu durumda hac fasid olmaz.

Arafat’da vakfeden sonra, henüz ihramdan çıkmadan eşiyle cinsel temasta bulunmanın cezası ise, büyük baş bir hayvanın kurban kesilmesidir. (Ayrıntı için bk. el-Kasanî, a.g.e., II, 183 vd; ez-Zühaylî, a.g.e., III, 203 vd., Döndüren, a.g.e. s. 593 vd.)

4) Zıhar durumunda keffaretten önce:

Zıhar, dolaylı yoldan bir boşama yöntemi olup, keffaret yerine getirilmedikçe cinsel birleşme caiz olmaz. “Zahr” sözlükte “insanın sırtı” demektir. Bir fıkıh terimi olarak zıhar; kocanın karısına; “Sen bana annemin sırtı gibisin, yani haramsın” diyerek yaptığı bir yemini ifade eder.

İslam’ın gelişi sırasında, arap toplumunda eşine kızan bir erkek yukarıdaki sözlerle onu kendisine haram kılar, fakat asıl niyetini ortaya koyuncaya kadar da evlilik askıda kalırdı. Ne evli, ne de bekâr durumuna düşen kadın için zıhar, sıkıcı bir hal idi.
Ashab-ı kiramdan Evs b. Samit (r.a), eşi Havle binti Sa’lebe’ye kızarak, “Sen bana annemin sırtı gibi ol” der ve evi terkeder. Eşi, Hz. Peygamber’e başvurarak yaşlılığını, yoksulluğunu ve çocuklarına bakacak durumunun olmadığını bildirir ve bu çeşit boşamaya bir çare bulunmasını ister. Bu arada Yüce Allah’a da dua eder. Rasülullah (s.a.s) kendisine “Allah’tan kork, Evs senin amcanın oğludur. Ona iyi davran” diyerek öğüt verir.

Bu olay üzerine Mücadele Sûresi’nin ilk dört ayeti indi. Böylece zıhar konusu çözüme bağlandı. Buna göre; zıhar yapan kocalar kınandı. Bununla birlikte pişman olup da sözlerinden geri dönmek isteyen koca için de “keffaret” cezası getirildi. Erkek yeniden eşine dönmek isterse, cinsel birleşmeden önce oruç keffaretinin benzeri bir cezayı yerine getirmek zorunda idi. Bu da önce köle azat etmek; buna güç yetiremezse, peşpeşe iki ay oruç tutmak; buna da güç yetiremezse altmış yoksulu doyurmaktan ibarettir. Nitekim Hz. Peygamber, ayetlerde öngörülen cezayı Havle (r. anha)’ye bildirdi. Fakat o, kocasının yoksulluğu ve yaşlılığı nedeniyle ne köle azadına, ne 60 gün oruca ve ne de 60 yoksulu doyurmaya gücü yetmeyeceğini bildirince, Allah’ın Rasulü (Bir sâ, 2,917 kg.lık ağırlık ölçüsü), Havle binti Salebe 60 sa’ hurma verdi. Bununla Havle 60 yoksulu doyurup keffareti yerine getirdi ve eşinin yanına döndü. (bk. Buharî, Talak, 23; Ebu Davud, Talak, 17, Nesaî, Talak.)
Bu duruma göre zıhar, keffareti yerine getirilinceye kadar bir cinsel birleşme engelidir. Bununla birlikte zıhar, eğer boşama niyeti ile yapılmışsa bir “bain talak” (bk. ileride boşama konusu), zıhar kastedilmişse, zıharın sonuçları ortaya çıkar. Bir niyet söz konusu olmaksızın, sadece eş başka birisine benzetilmiş olursa, herhangi bir hüküm doğmaz.

5) İlâ durumunda keffaretten önce:

İlâ; evlilik akdini sona erdirebilen bir yemin çeşididir. Bir fıkıh terimi olarak; kocanın eşiyle cinsel birleşmeyi yemin, adak veya bir şarta bağlayıp, belirli veya belirsiz bir süre kendisini bundan menetmesini ifade eder. Mesela; “Allah’a yemin olsun ki, şu kadar süre veya süresiz olarak sana yaklaşmayacağım”, veya “Seninle cinsel temasta bulunursam, üzerime hac farz olsun” yahut “Seninle bir araya gelirsem, evliliğimiz sona ermiş olsun” gibi ifadelerle “ila” gerçekleşir.

İslam’dan önceki arap toplumunda ila yemini kadını baskı altında tutmak, ona zarar ve sıkıntı vermek için başvurulan bir yöntemdi. Kimi zaman eşlerin birbiriyle ilişiğini kesmesi bir, iki yıl veya daha uzun süre devam ederdi.

İslam ila süresini dört ayla sınırladı ve bu konuda eşlerin birbirine dönüşünü kolaylaştırdı. Ayette şöyle buyurulur: “Kadınlarına yaklaşmamağa yemin edenler dört ay beklerler. Eğer bu süre içinde yeminlerinden dönerlerse şüphesiz ki Allah her şeyi çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. Eğer boşamayı kastederlerse, şüphesiz ki Allah, her şeyi çok iyi işiten ve çok iyi bilendir.” (el-Bakara, 2/290 vd.)

Hz. Aişe (r. anha)’dan şöyle dediği nakledilmiştir: “Allah’ın Rasulü bir ara eşlerine ilâ yaptı, yani helali haram kıldı, arkasından da haramı helal yaptı ve yemininden ötürü keffaret verdi.” (Buharî, Savm, 11, Salat, 18, Nikah, 9, 92, Talak, 21, Eyman, 20, Mezalim, 25; Tirmizî, Talak, 21; Nesai, Talak, 32)

İla’da eşler, yemin keffaretini vererek, ya da adak veya şartı üstlenerek, süreyi beklemeksizin bir araya gelebilirler. Ancak eşler barışmaksızın dört ay geçmiş olursa, hanefîlere göre evlilik, kendiliğinden “bain talak”la sona ermiş bulunur.

Çoğunluk müctehitlere göre ise bu son durumda evlilik kendiliğinden sona ermez ve şu alternatifler doğar: a) Eşler barışıp evliliği sürdürebilir, b) Koca, eşini boşayabilir. c) Bu iki şıktan birisi gerçekleşmezse kadın hâkime başvurarak evliliğe son verdirebilir. İla yöntemiyle ortaya çıkan boşama türü “rıc’î (cayılabilir) talak” tan ibarettir.

İla’nın keffareti, yemin keffareti ile aynıdır. Bu da on fakiri doyurmak veya giydirmek yahut bir köle azat etmek; eğer bunlara güç yetmezse peşpeşe üç gün oruç tutmaktır. (bk. el-Kasanî, a.g.e., III, 162, İbnü’l-Humam, a.g.e., III, 182 vd.; İbn Rüşd, Bidayetü’l-Müctehid, Mısır, t.y., II, 99 vd.)

2012 cinsellik trendleri belli oldu

Aralık 4th, 2011 by admin | Posted in Haberler   No Comments »

Günümüzde her şey zamana ayak uydururken moda ve güzellik gibi cinsellikte de trendler değişmeye başladı. ‘Yatakta trend mi olur?’ diye sormayın. Belki pozisyonlar yıllardır hep aynı kaldı ama cinsel kimlikler yavaş yavaş değişmeye başladı.

Şöyle bir düşünün; ergenlik yıllarında sizin için başkaldırı demek ailenizin anlamadığı yüksek sesli müzikleri dinlemek, belki saçlarınızı hiç yıkamadan dolaşmak, belki de kotunuzu yırtmaktı. Fakat şimdilerde ergenler ne kotlarını yırtıyor, ne de saçlarını yıkamazlık yapıyor. Şimdiler de genç olmak, farklı şeyleri denemek demek. Ama bu farklı şeyler cinsellik boyutuna yani yatağa taşındığında her şey değişmeye başlıyor. Yedikule Psikiyatri Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Tuğba Kaplanhan bunu şöyle açıklıyor: “Toplumsal olarak değişen birçok durum var. Artık çok tüketiciyiz ve bu durum maalesef ilişkilere de yansıdı. Yapılan en son araştırmalar son bir yıl içerisinde ülkemizde evlenen çiftlerin sayısının arttığını fakat aynı şekilde boşanma sayısının da yükseldiğini gösteriyor. İnsanlar hemen beraber olmaya başlıyor ve evleniyorlar fakat tüketmeye yönelik bir ilişki içinde olduklarından evlilik tüketmenin son noktası oluyor. Bu nedenle de evlilikten hemen sonra boşanma geliyor.” İlişkilerde roller de zamanla birlikte değişmeye başlıyor. Eskiden çok önemli olan bekaret kavramı artık özellikle büyük şehirlerde anlamını yitirmeye başlarken, erkekler de eskisinden farklı olarak daha tecrübeli kadınları tercih ediyor. Uzman Klinik Psikolog Tuğba Kaplanhan, “Bugünlerde 22-23 yaşlarındaki genç erkekler sevgilisinin bakire olduğunu duyunca onu terk edebiliyor. Çünkü ‘Cinselliği ben mi öğreteceğim, yaşamak istiyorum, başıma bela mı alacağım’ gibi düşünüyorlar” diyor.

Türkler Seksi İnternetten Öğreniyor

Aralık 4th, 2011 by admin | Posted in Erkekce, Haberler, Kadınca   No Comments »

Cinsel Davranışlar’ başlıklı anket Türkiye’nin cinsellik tablosunu ortaya koydu. Kriterlere uygun 13.095 geçerli-online anket cevabı değerlendirildi. Ortaya ilginç sonuçlar çıktı… Örneğin; kadınların yüzde 35’i tek gecelik ilişkilere karşı, erkeklerin yüzde 47’si ise partnerini aldatıyor.

Fiesta’nın Türkiye Genel Müdürü Christopher H. Purdy anketten çıkan sonuçları değerlendirdi.

İlk cinsel deneyiminizi kaç yaşında yaşadınız?

Bu soruya “18 yaşın altında” diyenlerin oranı yüzde 53. 18 yaş altı ilk cinsel deneyim ortalaması, Antalya’dan ankete katılanlarda yüzde 65’e çıkıyor. Bu oran heteroseksüellerde yüzde 63, biseksüellerde yüzde 59, eşcinsellerde ise yüzde 52. Biseksüeller ve eşcinsellerde ilk cinsel deneyim, heteroseksüellere kıyasla çok daha erken yaşlarda gerçekleşiyor.

Cinsel ilişkiye girmek için aşık olmak gerekir mi?

Erkek ve kadın katılımcıların cevap oranları arasında büyük fark var. Cinsel ilişki için aşkın gerektiğine inanan erkeklerin oranı yüzde 18’de kalırken kadınlarda yüzde 62’ye çıkıyor.

Seksin en iyi kısmı neresi?

Toplamda ön sevişme (yüzde 42) ve cinsel birleşme (ortalama yüzde 27) cevapları seksin en iyi kısmı olarak öne çıkıyor. “Cinsel birleşme” diyen erkeklerin oranı yüzde 27, “orgazm” diyen kadınların oranı da yüzde 32.

İstediğiniz sıklıkta seks yapıyor musunuz?

Kadın ve erkek katılımcıların cevapları yüzde 51 ortalama ile büyük ölçüde paralellik gösteriyor. 34-44 yaş grubundaki katılımcılar ortalamadan daha yüksek oranda “Evet” diyor. Bu, daha yaşlı katılımcıların daha çok seks yaptığı ya da daha az seks istediği anlamına gelebilir.

Ne sıklıkla mastürbasyon yapıyorsunuz?

“Haftada 1 kez, 2 kez, 3-6 kez ve her gün” cevabını veren erkeklerin toplam oranı yüzde 50. “Ayda bir kez, 2 haftada bir kez ve nadiren” cevabını veren erkeklerin toplam oranı da yüzde 29. Kadın ve erkek katılımcıların cevaplarında önemli oranda farklılık var. Erkekler bu konuda daha rahat. Hiç mastürbasyon yapmayan kadınların oranı yüzde 29.

Seks için günün en sevdiğiniz zamanı hangisi?

Erkekler için zaman hiç önemli değil. Erkeklerin yüzde 43’ü “Herhangi bir zamanda” diyor. Kadınlar ise yüzde 48 oranında gece saatlerini tercih ediyor.

Son kez seks yaptığınızda kondom kullandınız mı?

Katılımcıların yüzde 71’i bu soruya “Hayır” cevabını verdi. “Hayır”ın oranı kadınlarda yüzde 66, erkeklerde yüzde 71.
Ne sıklıkta kondom kullanıyorsunuz?

“Hiç bir zaman” cevabını veren katılımcıların yüzdesi 42. Kadınların daha yoğun kondom kullandığı da kesin: “Her zaman kondom kullanıyorum” cevabı ortalama yüzde 19 iken, sadece kadınlarda bu oran yüzde 23.

Kondom satın almaktan utanır mısınız?

Erkeklerin rahat olduğu bir başka konu da kondom satın alma. Kadınlar kondom alma konusunda daha utangaç: Kadınların utanma oranı yüzde 35. Erkekler ise yüzde 26’da kalıyor.

Partneriniz kondom kullanmak istemezse ne yaparsınız?

Katılımcıların genelinde cevaplar toplamda yüzde 41 oranla “geri çekilme yöntemi”ne odaklanıyor. Bu oran, kadınlarda yüzde 33’te kalıyor. Kadınların ağırlıklı tercihi başka bir doğum kontrol yöntemi kullanımı (yüzde 32). “İlişkiden vazgeçme” oranı da kadınlarda yüzde 15’e ulaşırken, erkeklerde bu oran yüzde 6’da kalıyor.

Cinsellik hakkında bilgi almak için nereye başvurursunuz?

Katılımcıların yüzde 59’u başvuru kaynağı olarak interneti görüyor. Cinsiyete göre bölündüğünde, kadınlarda bu oran yüzde 61. Diğer bilgi kaynakları arasında aileden birileri (yüzde 1) ve okulun (yüzde 1) çok düşük oranlarda yer alması düşündürücü. “Doktor, partnerim, arkadaşlar ve pornografi” cevabını verenler ise yüzde 36’lık dilimde.

Kadınlar tek gecelik ilişkilere sıcak bakmıyor

Bir gecelik ilişki yaşadınız mı?

Erkeklerde “Evet” diyenlerin oranı yüzde 61’e ulaşırken kadınlarda yüzde 35’de kalıyor. Bir başka deyişle, kadınlar bir gecelik ilişkilere sıcak bakmıyor. Kadın katılımcıların yüzde 49’a varan önemli oranı “Hayır, hiç bir zaman da yapmam” diyor. Bu oran erkeklerde yüzde 17’de kalıyor.

Üçlü cinsel ilişki yaşadınız mı?

Katılımcıların yarısı üçlü cinsel ilişki yaşamamış ve yaşamak da istemiyor. Bu konuda erkekler yine daha cüretkar. Sadece yüzde 47’si “Yaşamadım, asla da yapmam” diyor. Aynı cevabı veren kadınların yüzdesi ise daha yüksek: 69. “Henüz değil ama yapabilirim” cevabını verenlerin oranı ortalamada yüzde 42. Bunun yüzde 43’ü erkeklere, yüzde 22’si de kadınlara ait. “Evet” cevabı veren katılımcıların oranı yüzde 9.

Oral seks yaptınız mı?

Katılımcıların geneli oral seks yapmaya olumlu bakıyor. Oral seks yaptığını belirten kadınların oranı yüzde 70. Erkeklerden daha yüksek yani. Erkeklerin oranı yüzde 64.

İnternette karşılaştığınız biriyle cinsel ilişki yaşadınız mı?

Katılımcıların dörtte biri, yaşamış. İnternet aşkıyla ilişkiye erkekler daha sıcak bakıyor. Yapmadığını ve düşünmediğini söyleyen erkeklerin oranı topu topu yüzde 31. Oysa bu oran, kadınlarda yüzde 63.

Erkekler ve kadınlar porno film izliyor

Anal seks yaptınız mı?

“Evet” cevabı genellemede yüzde 46. Üstelik dağılım da kadın ve erkek arasında eşit görünüyor. “Hayır, hiç bir zaman da yapmam” cevabını erkeklerin yüzde 28’i, kadınların da yüzde 41’i işaretlemiş.

Çıplak yüzdünüz mü?

“Evet” diyen erkekler çoğunlukta. Erkeklerde oran, yüzde 31. Kadınlarda ise 21. Ancak kadınlar bu fikre sıcak bakıyor; “Henüz değil ama yapabilirim” diyen kadınların oranı yüzde 40.

Ertesi gün adını hatırlamadığınız biriyle seks yaptınız mı?

Katılımcıların üçte biri ertesi gün adını hatırlamadığı biriyle seks yaptığını belirtiyor. Erkeklerde bu soruya “Evet” diyenlerin oranı yüzde 28’ken, kadınlarda bu oran yüzde 13.

Yatakta iyi olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Katılımcıların çoğu bu anlamda kendisinden memnun. Anket sonuçlarına göre bu soruya “Evet” cevabı verenlerin oranı; kadınlarda yüzde 60, erkeklerde yüzde 65.

Partnerinizi aldattınız mı?

“Evet” diyen erkeklerin oranı yüzde 47. Bu oran kadınlarda yüzde 33’de kalıyor. Bu da demektir ki kadınların üçte biri, erkeklerin de yarıya yakını partnerine ihanet etmiş. Ama kadınlar partnerlerine biraz daha sadık; “Hayır, hiç bir zaman yapmam“ diyenlerin oranı kadınlarda yüzde 57, erkeklerde yüzde 38.

Ne sıklıkla porno izliyorsunuz?

Ortalamada ankete katılanların yüzde 47’si haftada en az bir kez porno izliyor. Katılımcıların genelinde “Nadiren” diyenlerin oranı yüzde 40. Bu oran kadınlarda yüzde 44. “Hiç bir zaman” cevap oranı kadınlarda yüzde 21’e ulaşırken erkeklerde sadece yüzde 7.

Bir günde en fazla kaç seks partneriniz oldu?

Katılımcıların genelinde cevaplar ortalama yüzde 66 oranla bir seks partnerine odaklanıyor. Kadınlarda bu oran yüzde 80 gibi büyük bir rakama ulaşıyor. Katılımcıların ortalamasında yüzde 34’lük bir kesim, birden fazla seks partneri belirtiyor. “4‘den fazla” cevabı veren katılımcılarında yüzde 3’ü kadın, yüzde 4’ü erkek.

Bir haftada en fazla kaç seks partneriniz oldu?

Katılımcıların genelinde cevaplar ortalama yüzde 45 oranla bir seks partnerine odaklanıyor. Kadınlarda bu oran yüzde 66. “4’den fazla” cevabı veren katılımcıların ise yüzde 9’u kadın, yüzde 18’i erkek.

Dile getirmek yasak hayal kurmak serbest

- Türkiye’de cinsellik üstü kapalı ama çok önemli. Katılanların toplamı ‘ayıp’ olarak gördüğü için bu konuda hiç konuşmuyor ama yatak odasında da akla gelmeyen fantezilere onay veriyor.

- Kaçamak ilişkiler çekici, heyecan verici geliyor, çünkü gizlilik var. Ancak bu ilişkileri yaşayanlar yanlış bir şey yaptığını düşünüyor, o oranda da haz alabiliyorlar.

- İnsanlar yeterli ve doğru bilgiye sahip değil, gerekli kaynaklara yönlendirilmiyor. Ülkemiz çocuklarında ilk cinsel bilginin kaynağı “Seni leylekler getirdi” masalı. Yine de Ege’de Bodrum ve İzmir, Akdeniz’de Antalya, Marmara’da İstanbul, Anadolu’da ise Eskişehir bu konuda daha açık görüşlü. Diğer bölgeler büyük baskı altında. Ancak Türkiye genelinde, kırsalda katı, büyükşehirde esnek, namus kavramının iki bacak arasında olduğunu savunan bir yaşayış biçimi hakim.

AŞAĞIDAKİLERDEN HANGİSİ KONUSUNDA ENDİŞE DUYARSINIZ?

Ankete katılanların yüzde 45’i HIV/AIDS’ten endişe ediyor. Ancak ortalamayı yükselten erkekler, çünkü sadece kadınlar söz konusu olduğunda bu oran yüzde 31’e iniyor. Kadınların yüzde 43’ünün en büyük endişesi, istenmeyen gebelik. Katılımcıların yüzde 11’inin ise, hiç bir konuda endişesi yok. Bu da konuyla ilgili bilinç ve bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor.

Brezilya`da eşcinsel evliliğe onay

Aralık 4th, 2011 by admin | Posted in Haberler   No Comments »

Brezilya’da yüksek temyiz mahkemesi, iki kadının yasal olarak evlenebileceği kararını verdi.
Yüksek Temyiz Mahkemesi, kadınlar hakkında iki alt mahkemenin verdiği hükmü bozarak, iki kadının yasal olarak evlenebileceği kararını aldı ve bu kararla, Brezilya’da eşcinsel evliliği onaylayan en yüksek mahkeme oldu.

Brezilya’da geçen Mayıs ayında Yüksek Mahkeme, eşcinsel birlikteliklerin tanınabileceği kararını vermiş, ancak eşcinsel evliliklerin tanınması konusunda hükme varmamıştı.

Yine geçen Temmuz ayında bir mahkeme iki erkeğin birlikteliklerini yasal olarak evliliğe dönüştürebileceği hükmünü vermişti.

Bu tarihten sonra Brezilya’da çok sayıda eşcinsel çift, birlikteliklerinin evlilik olarak kabul edilmesi talebiyle dilekçe vermiş, bazılarınınki kabul edilmiş, bazılarınınki ise reddedilmişti. Latin Amerika’da Arjantin ve Meksiko City’de eşcinsel evlilikler yasal.

KADIN VE ERKEKTE CİNSEL ORGANLAR VE ÜREME

Aralık 4th, 2011 by admin | Posted in Cinsellik, Erkekce, Kadınca   No Comments »

Kadın ve erkeğin kendi vücudunu ve eşinin vücudunu bilmesi, sağlıklı cinsellik açısından da önemlidir.

1. Kadın Üreme Organları

Pelvis
Kadın bedeninde cinsel organların büyük kısmı vücudun içinde bulunur ve leğen kemiği (pelvis) adı verilen kemik bir yüzeyin üzerinde bağlar, karın zarı ve kaslarla örtülüdür.

Dış Organlar
Kadınlarda dış cinsel organlar doğum kanalının girişini çevreleyen kalın ve ince dudaklar olarak isimlendirilen yumuşak dokulardır. Dudaklar üst üste birleşirler ve ön tarafta bulunan “klitoris” adı verilen oluşumu korurlar. Klitoris ve çevresi cinsel uyarılma açısından en duyarlı bölgelerdendir. Kadınlarda üreme kanalının (vajina) girişi yakınlarında iki açıklık daha vardır. Bunlardan öndeki idrar, arkadaki ise dışkı çıkışının olduğu (makat, anüs) açıklıklardır.

Vajina
Vajina 7-8 cm. uzunluğunda, kaslı, üst ucu rahimle bağlantılı, alt ucu dışarıya açılan esnek bir kanaldır. Vajina rahime geçmek üzere erkek tohum hücrelerinin döküldüğü kanaldır. Üreme için gerekli olan cinsel ilişki vajina yoluyla olur. Vajina cinsel uyarı sonucunda kendiliğinden ıslanır, genişler ve cinsel ilişki sırasında organların sürtünmelerini acısız hale getirip, kolaylaştırır.

Vajinanın alt bölümünde kanal girişini kısmen kapayan ince ve esnek zara kızlık zarı (himen) adı verilir. Kızlık zarı penisin vajinaya girdiği ilk cinsel ilişki sırasında genellikle kolayca yırtılır. Görülebilen hafif kanama kısa sürede kendiliğinden durur. Ancak ani zorlamalarda oluşan yırtıklar fazla kanama yapabilir, ender olarak doktor yardımı gerekebilir. Bazen cinsel ilişki sırasında yırtılmayan esnek zarlar da vardır. Bu durumda ilişki sırasında kanama olmaz.

Daha önce cinsel ilişkisi olmamış çiftler ilk kez birlikte olduklarında, cinsel ilişkiye giremeyebilirler. Bu endişe edilecek bir durum değildir. Cinsel ilişki daha sonra, kadın ve erkeğin karşılıklı olarak istek duyduğu ve kendilerini rahat hissettiği ortamlarda tekrar denenebilir. Bu konudaki acelecilik ve zorlamalar bir takım sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir. Çift, ruhsal ve yapısal bazı özelliklerin ilişkiyi engellediğini düşünürse, bu konunun danışabileceği bir merkeze başvurabilir.

Rahim
Rahim, mesane ile kalın barsak ucu arasında kaslardan yapılmış, içi boş, biçim olarak ters duran armuda benzeyen bir iç üreme organıdır. İç yüzeyi gebelikte bebeğin yerleşmesi ve gelişmesine uygun kan damarları ile dolu bir tabakayla kaplıdır. Rahmin asıl işlevi bebeğe anne karnında yaşama ortamı sağlamaktır. İç tabaka her ay hormonların etkisiyle gebeliğe hazırlanır. Ancak gebelik oluşmadığında, bu doku adet kanaması olarak dışarıya atılır. Bu süreç ergenlikte kadının ilk adet gördüğü yaştan, menopoza girene kadar her ay, bir düzen içinde tekrarlanır. Rahmin alt bölümündeki dar kısma rahim ağzı (serviks) adı verilir. Rahmin üst iki yanında, her biri yaklaşık 10 cm. uzunluğunda, saçak şeklinde uzantıları olan iki tüp (fallop tüpleri) vardır. Bu tüpler yumurtalığın çevresini sararak sonlanır ve yumurtalıkta her ay oluşan yumurtayı rahme iletmekle görevlidirler. Ayrıca yumurtanın erkeğin spermi ile döllenmesi de tüplerde gerçekleşir.

Yumurtalıklar
Rahmin iki yanında 1-2 cm büyüklüğünde, badem şeklindeki organlardır. Her yumurtalık, ergenlik başlangıcında yüzbinlerce olgunlaşmamış yumurta hücresi içerir.

Adet Görme

Kadınlar, ergenlik çağında cinsel olgunluğa ulaştıktan ve doğal gelişimlerine eriştikten sonra, ortalama her 28 günde bir vajinal kanama görürler. Her kadın aynı aralıklarla ya da aynı sürede adet olmayabilir. Ancak, 21-35 gün aralıklarla adet görülmesi doğal sayılır. Adet süresinin uzunluğu da 2-7 gün arasında değişebilir. Önemli olan, kanamanın başlangıçta az olması, sonra çoğalarak bir tepe noktaya varması ve sonunda tekrar azalarak bitmesidir.

Her ay yumurtalıklarda bir çok yumurta taslağı olgunlaşmaya başlar. Bu sürede rahim içi dokusu da kalınlaşarak kanlanmaya başlar. Olgunlaşan yumurta taslaklarından en gelişmiş olanı yuvasını çatlatıp yumurtalıktan çıkar. Yumurta, tüplerin ucunda bulunan ince uzantılar tarafından içeriye çekilir. Kadın yumurtası 24 saat canlı kalır, bu sürede tüp içindeyken spermle karşılaşırsa, döllenme gerçekleşir. Döllenmiş yumurta daha sonra tüplerden rahim içine aktarılır ve rahim duvarına yerleşir. Döllenme olmadığında yumurtanın yerleşmesi için gelişmiş olan rahim dokusu kanamayla birlikte dışarı atılır. Kadınlarda adet görme denen bu durum ortalama 28 günde bir olur. Ancak bu süre, kadından kadına 21 gün ile 35 gün arasında değişebilir. Her ay birkaç günlük değişiklikler normaldir. Bu süre değişse bile yumurtlama her zaman adetten yaklaşık iki hafta önce olur. Yumurtlamadan önceki ve sonraki birkaç gün gebelik için en uygun dönemdir, çünkü spermler kadın vücudunda 5-7 gün canlı kalabilirler.

Adet kanaması kirli kanın atılması (kirlenme) ya da gerçek bir kanama değildir. Aynı zamanda, bu kanama her hangi bir kesik ya da yaralanma sonucunda oluşmadığından adet görmek, bir hastalık ya da sakatlık olarak algılanmamalıdır.

Sanal seks nedir?

Aralık 4th, 2011 by admin | Posted in Cinsellik, Erkekce, Kadınca   No Comments »

Siz Siz Olun Denemeyiniz.
Günümüz de iletişim teknolojileri çok gelişti ve biz insanların bir birleriyle iletişim kurması için bir çok alternatifler sunuyor. Şüphesiz ki bu biz insanlar için çok faydalı. Sevdiklerimize, dost ahbap, tanıdıklarımızla iletişim kuruyor, gerek sıkıntılarımızı, gerekse sevinçlerimizi paylaşıyoruz.

Eskiden bunu yapmak için mektup, telgraf ve icat edildikten sonrada telefon yoluyla iletişim kuruyorduk. Çağımız internet çağı oldu, kişiler telefon görüşmelerinden daha çok ve daha uygun olarak internet üzerinden görüşüyor ve hatta bazı kişiler bu yolla evleniyor, bazıları ise o kadar şanslı olmayabiliyor kötü sonuçlarla karşılaşabiliyor.
Bir birini hiç tanımayan insanlar internet üzerinden bir birleriyle görüşüyor, konuşuyor, sıkıntılarını paylaşıyor. Fakat bu böyle güzel şeylerle de kalmayabiliyor malesef… Sanal alem dediğimiz ortamda dolandırıcılıklar, duygu sömürücüler ve hatta sanal seks yaşayanlar bile var.
Sanal seks nasıl oluyor?
Karşınızdaki insanı görmediğinizden onu Afrodit gibi de hayal edebilirsiniz. Mastürbasyon ve diğer fantezilerinizle doyuma ulaşabilirsiniz. Bu durum sanal ortamda olduğu içinde buna sanal seks dedim. Ancak bunu deneyip sonra cinsel yaşamında aynı hazzı alamayan kişilerde sertleşme uyarılma ve orgazm sorunu yaşanabilir ve sonrasında da tedavilerinin de oldukça uzadığı konusunda psikiyatristlerin görüşleri vardır Sanal sekste aldatma sayılır mı? Bu tartışılan bir şey ama sanal yapılan şeylerin bir kısmı da bir süre sonra gerçek yaşama taşındığından sorun çıkabilmekte ve eşler arasında geçimsizlikler çıkabilmektedir. Sadece mesajlaşmaların yakalanması ile eşler arasında ortaya çıkan sorunların da evlilik sorunları olarak karşımıza çıktığını görmekteyiz.
Bu konuda henüz ciddi bir çalışma yok ancak sorunlar arttıkça bu konuda sıkıntılar yaşanmaktadır. Yapılacak çalışmalarla da sorunun çözülebileceğini umuyorum.Doğal yaşamdan kopmaya başladığımız son yıllarda eğer sekste sanal olacaksa vah halimize. Bence siz denemeyin.
Bu bir ruhsal hastalıktır. İnternette hiç tanımadığınız kişileri listenize alırken dikkat edin ve her söylenene inanmayın. Unutmayın ki sanal kelimesinin açıklaması, aslı olmayan, doğruluk payından emin olunmayandır
SANAL SEX NEDİR ?

Gelişen iletişim teknolojileri insanların iletişim kurmaları için farklı alternatifleri de onlara sunmaya devam ediyor. Bunu her alanda faydalı görüldüğü muhakkak. İnsanlar kendilerinden kilometrelerce uzaktaki bir başkasıyla iletişimi girebilmekte ve hatta hiç tanımadığı bu insanla sevinçlerini sıkıntılarını ve hatta projelerini paylaşılabilmekte. Bunu ne mahsuru var diyebilirsiniz. Evet bu masum durum aslında zararsız ancak iletişimin içine cinsellik boyutu girince hem sosyal hem de psikolojik sorunlar yaşanmaya başlıyor.

Bu konuda yapılmış bilimsel bir çalışma olmamakla birlikte genel psikiyatri pratiğimde karşılaşmaya başladığım vakalar bu yazıyı yazmama sebep oldu. Neden sanal sex dedim çünkü iletişim sanal ve siz hayal gücünüzün sınırlarını zorlayın zorlayabildiğiniz kadar. Karşınızdaki insanı görmediğinizden onu Afrodit gibi de hayal edebilirsiniz. Mastürbasyon ve diğer fantezilerinizle doyuma ulaşabilirsiniz. Bu durum sanal ortamda olduğu içinde buna sanal sex dedim. Ancak bunu deneyip sonra cinsel yaşamında aynı hazzı alamayan sertleşme uyarılma ve orgazm sorunu yaşayan erkek hastalarım oldu ve sonrasında tedavileri de oldukça uzadı.

Sanal sex te aldatma sayılır mı? Bu tartışılan bir şey ama sanal yapılan şeylerin bir kısmı da bir süre sonra gerçek yaşama taşındığından sorun çıkabilmekte ve eşler arasında geçimsizlikler çıkabilmektedir. Sadece mesajlaşmaların yakalanması ile eşler arasında ortaya çıkan sorunların da evlilik sorunları olarak karşımıza çıktığını görmekteyiz.

Bu konuda henüz ciddi bir çalışma yok ancak sorunlar arttıkça bu konuda sıkıntılar yaşanmaktadır. Yapılacak çalışmalarla da sorunun çözülebileceğini umuyorum. Bu sorunu muayenehanemde gördüğüm hastalarla fark ettim. Ve sayı gittikçe artıyor. Doğal yaşamdan kopmaya başladığımız son yıllarda eğer sex te sanal olacaksa vah halimize. Bence siz denemeyin.

Kadınların Orgazm Olması İçin 17 Tiyo

Aralık 4th, 2011 by admin | Posted in Cinsellik, Erkekce, Kadınca   No Comments »

Kadınları orgazma ulaştırmanın yolunu işte açıklıyoruz. Size bizden 17 tüyo.

1- Mastürbasyon hem kadının, hem de erkeğin orgazma ulaşması için kesin bir yöntem. Mastürbasyonla ne kadar çok orgazm olursanız, daha sonra o kadar çok orgazmı garantilersiniz. Partnerinizle birlikte mastürbasyon seansları düzenleyin. Mastürbasyon yapmanın düzenli orgazma giden yoldaki önemini iyice açıklarsanız, solo takılırken yakaladığında size kızmak yerine teşekkür etmesini sağlarsınız.

2- Ne istediğinizi söylemekten çekinmeyin. Cinsellikle ilgili kafanızdaki tüm soruları partnerinizle paylaşın. Sizin nerede çıkmaza girdiğinizi bilsin. Sorunu bilmek çözümün yarısıdır. Böylece sorunların üzerinden birlikte daha rahat bir şekilde gelebilirsiniz.

3- Kadınların büyük bölümü klitoral uyarı olmadan orgazm olmakta zorlanırlar. Ama klitorise, yapacağınız ufak dokunuşlarla problemi kökünden çözersiniz. Amaç rahatsızlık

4- Hayatınızın aşkı size masaj diye sızlandığında onu bahanelerle başınızdan atmaya çalışmayın. Yapacağınız masaj, kan dolaşımını hızlandırıp, vajina kaslarını ısıtır ve ilişki doruk noktasına çıkar.

5- Az sonra yaşayacağınız seks seansının zevkli olacağına kendinizi inandırın. Onun da beklentilerini yüksek tutması için elinizden geleni yapın. Kadın seksten çok zevk alacağına inanmaya başladıktan 30 saniye sonra hayallerinin gerçekleşmesi için üstüne düşen her şeyi yapmaya başlıyor.

6- Kafanız ne kadar rahatsa o kadar orgazm olursunuz. Telefonlar kapansın, günlük stresleri kafanızdan çıkartın. Beraber küveti doldurun. Rahatlayın. Böylece vajinaya da penise de giden damarlar açılır.

7- Partnerinizle neler yapacağınızı önceden planlayın. Zihinsel önsevişme vücudun daha duyarlı olmasını sağlar, orgazma ulaşma yollarındaki çakıl taşlarını ezer, geçer.

8- İstatistiklere göre partneri 21 dakika ve üstünü ön sevişmeye ayıran kadınların sadece yüzde yedisi orgazma ulaşamıyor. Yani yüzde 93, adınızı neon harflerle zihnine kazıyacak, sadece yüzde yedi olasılıkla kandırılacaksınız.

9- İlişki sırasında tek düzelikten uzak durun. Çeşitli varyasyonları deneyebilirsiniz.

10- Ayın iki önemli zaman dilimi vardır. Bunları hesaplayın. Yumurtlama döneminden hemen sonra ve adet döneminden iki gün önce. Bunlar birer dev orgazmik enerji dalgalarına tekabül eder. Vücudunun böyle bir özelliği olduğunu kendisinin bilmiyor olma ihtimâli çok yüksek. Başarınızın kaynağını açıklamayın, tezahüratları, tebrikleri ve iltifatları nazikçe kabul edin.

11- Yorgun argın işten gelip yemek yiyip seks yaparsanız, zevk alma ihtimaliniz çok düşer. Sabah kalkınca testosteron seviyeniz yüksekken girişin, bir işe yarasın.

12- Olgun kadınlar neden makbul biliyor musunuz? 20′li yaşlardaki kadınların yüzde 23′ü düzenli orgazm olurken, 30′unu geçenlerin yüzde 90′ı orgazm sanatına muvaffak oluyor. Gidip kendinize başarıyı yakalamış birini bulun, uğraşmak istemiyorsanız.

13- Siz sadece bir kere orgazm olabiliyorsunuz diye, onun bu hakkını elinden alamazsınız. Bir kere geldi mi? Aferin
ona. Pozisyonu ve konsantre olduğunuz bölgeyi değiştirip devam edin.

14-Ağır çekim sevişin. İki saniyede yapacağınız hareketleri bir dakikaya yayın. Böylece her yaptığınızı farkedip, zevkini çıkarabilir. Üstüne üstlük cool görünürsünüz.

15- Güneşte geçen 15 dakika orgazm şansını arttırır. Çünkü güneş ışığı beynin seratonin salgılamasına sebep olur.

16- İnsan sevişirken nefes düzenini düşünmek istemez ama düşünürseniz orgazmın şiddeti farkeder. Ne kadar hızlı nefes alıp verirseniz o kadar heyecanlanırsınız.

17- Seks sırasında eşinizin başını yataktan aşağı sallandırmasını sağlarsanız kan başına hücum eder ve nefes alma şekli değişir. Seks sırasında burnunuzdan değil, ağzınızdan derin nefes alıp verin.